29. "KENDİLERİNE AİT PUTLARA TAPMAKTA OLAN BİR TOPLULUĞA
RASTGELDİLER."[A'raf, 138]
حدثنا يحيى
بن بكير:
حدثنا الليث،
عن يونس، عن
ابن شهاب، عن
أبي سلمة بن
عبد الرحمن:
أن جابر بن
عبد الله رضي
الله عنهما
قال:
كنا
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم نجني
الكباث، وإن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال:
(عليكم بالأسود
منه، فإنه
أطيبه). قالوا:
أكنت ترعى الغنم؟
قال: (وهل من
نبي إلا وقد
رعاها).
[-3406-] Cabir b. Abdullah r.a dedi ki: "Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte 'kebas (denilen misvak çubuklarının
alındığı erak ağacının meyvesini)' topluyor idik. Resulullah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem şöyle buyurdu:
Bunun siyah olanını toplamaya gayret gösteriniz. Çünkü onun en
lezzetli olanı o türüdür. Ashab:
Ey Allah'ın Resulü, sen koyun otlatıyor muydun, diye sordular. O:
Koyun otlatmamış bir Nebi var mı ki? diye buyurdu."
Hadis ileride 5453 numara ile gelecektir.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"el-Kebas" ince dallarından misvak yapılan erak
ağacının meyvesidir. Bu meyvenin olgun olanına bu isim verilmektedir. Nevevı
dilcilerden böylece naketmiş bulunmaktadır.
Cabir r.a.'ın rivayet ettiği bu hadisin Musa aleyhisselam
kıssası ile ilgisi, Allah Resulünün: "Koyun otlatmamış bir Nebi var
mıdır?" buyruğunun umumi bir ifade olması cihetiyledir. Bunun kapsamına
Musa aleyhisselam da girmiş olmaktadır. Hatta bu hadisin bazı rivayet
yollarında şu ifadeler de zikredilmekedir: "Musa'ya Nebilik verildiğinde
kendisi koyun otlatmakta idi." Bu riayet Nesaı'nin Tefsir'de zikrettiği Ebu
İshak Nasr b. HCfm yoluyla gelmiş olan bir rivayet olup, buna göre Nasr b. Hazm
şöyle demiştir: "Deve sahipleri ile koyun sahipleri birbirlerine karşı
öğündü. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Musa'ya Nebilik verildiğinde o
bir koyun çobanı idi, diye buyurdu." Senedindeki raviler sikadırlar.
Önder alimlerin dediklerine göre; enbiyanın koyun çobanlığı
yapmalarındaki hikmet, kendilerini tevazuya alıştırmaları, kalplerinin halveti
itiyat haline etirmesi ve koyunları idare etmekten ümmetieri idare etmek derecesine
yüksel:neleri içindir.
باب: {وإذ
قال موسى
لقومه إن الله
يأمركم أن تذبحوا
بقرة} الآية
/البقرة:67/.
30. "BiR ZAMAN MUSA KAVMiNE: 'ALLAH SiZE BiR iNEK
BOĞAZLAMANIZI EMREDivOR' DEMİŞTİ." [Bakara, 67]
قال أبو
العالية:
العوان: النصف
بين البكر والهرمة.
{فاقع} /البقرة:
69/: صاف. {لا ذلول}
لم يذللها
العمل {تثير
الأرض}
/البقرة: 71/: ليست
بذلول تثير
الأرض ولا
تعمل في
الحرث. {مسلمة}
من العيوب
{لاشية} /البقرة:71/:
بياض. {صفراء}
/البقرة: 69/: إن
شئت سوداء،
ويقال: صفراء،
كقوله:
{جمالات صفر}
/المرسلات: 33/. {فادارأتم}
/البقرة:72/:
اختلفتم.
Ebu'l-Aliye dedi ki: "el-avanu", genç ile yaşlı arası
demektir. "Fakıun" alacası olmayan safi renk;
"zelıılolmayan" çalışmanın zelil kılmadığı (zayıf düşürmediği);
"tusıru'l-ard" boyunduruğa koşulup yeri sürmemiş; "musellemetun"
ayıplardan uzak kılınmış; "şiyetun" beyazlık;
"Sapsarı"[Bakara, 69] siyah da denilebilir. Sarı
olduğu da söylenmiştir. "Her biri sapsarı develeri andırır"[Murselat,
33] buyruğunda olduğu gibi. "Fed'dare'tum" ihtilafa düştünüz,
demektir.
AÇIKLAMA: "Bir zaman Musa kavmine: 'Allah size bir inek
boğazlamanızı emrediyor' demişti."[Bakara,67] Buyruğunun dile getirdiği Bakara (inek kesme)
kıssasını Adem b. Ebi İyas Tefsir'inde zikrederek şunları söylemektedir: Bize
Ebıı Cafer er-Raza, erRabı' b. Enes'ten, o Ebıı'ı-Aliye'den naklen yüce
Allah'ın: "Allah size bir inek boğazlamanızı emrediyor" buyruğu
hakkında şunları söylemiştir: İsrailoğullarından zengin birisi vardı. Bunun
çocuğu yoktu. Ona mirasçı olacak bir yakın akrabası vardı. Bu yakın akrabası
(bir an önce) ona mirasçı olmak için onu öldürdü, sonra da bir yol kavşağına
bıraktı.
Mıısa'ya gelerek: Benim akrabam öldürüldü. Başıma büyük bir iş
getirildi.
Ben ey Allah'ın Nebii, bana onun katilini kim olduğunu senden
başka açıklayabilecek bir kimse bulamıyorum, dedi. Mıısa insanlar arasında
şöyle seslendi: Buna dair bir bilgisi olan varsa onu açıklayıversin. Ancak
aralarında bunu bilen kimse çıkmadı.
Yüce Allah ona şunu vahyetti: Onlara bir inek kesmelerini söyle.
Bu işe hayret ederek dediler ki: Bu maktulü kimin öldürdüğünü biz bilmek
istiyoruz. Nasılolur da bize bir inek kesmemiz emrolunuyor. Daha sonra yüce
Allah'ın kıssa olarak anlattıkları oldu. Yüce Allah şöyle buyurdu: "O
buyuruyor ki: 'O inek çok yaşlı da değildir, çok genç de değildir. "'[Bakara,
68] Yani bu kocamış yaşlı olmadığı gibi, yaşı küçük bir inek de değildir.
"İkisi arasında dinç bir inektir." Yani dinç ile kocamış yaşlı
arasında orta yollu bir inektir. "Rabbine bizim için dua et ki renginin
nasılolduğunu bize iyice açıklasın dediler. O buyuruyor ki: Gerçekten o
bakanlara ferahlık veren" bakanların beğendikleri "sapsarı" arı
duru "bir inektir" dedi. Dediler ki: "Bizim için Rabbine dua et.
O ineğin nasıl olduğunu bize iyice açıklasın. " [Bakara, 69-70] "Dedi
ki: O şöyle buyuruyor: O işe koşuımamış" yani işe koşulmak dolayısıyla
zelil edilmemiş "arazi sürmemiş" araziyi çifte koşularak sürmemiş,
alt üst etmemiş "ve ektn sulamamıtır" ekinde de çalıştırılştır,
"kusursuzdur. Hiçbir alacaAsı yoktur. Dediler ki: Işte şimdi hakkı
getirdil."
(Ebu'l-Aliye devamla) dedi ki: Eğer ilk emrolundukları zaman
herhangi bir inek kesmeye razı olmuş olsalardı bu onlar için yeterli olurdu,
fakat onlar işi zora koştular ve iş de onlar aleyhine zorlaştırıldı. Eğer
inşaailah diyerek istisna etmemiş olsalardı yani: "Allah dilerse gerçekten
biz hicJiıyete ereriz. "[Bakara, 70] dememiş olsalardı, kesmeleri istenen
ineği ebediyen bulamayacaklardı.
Bize ulaştığına göre onlar böyle bir ineği ancak oldukça yaşlı bir
kadının yanında bulabildiler. O da onlardan oldukça yüksek bir para istedi.
Musa onlara dedi ki: Siz kendi aleyhinize olmak üzere işi ağırlaştırdınız. Bu
kadına istediği parayı veriniz.
İneği alıp kestiler. İnekten bir kemik alıp, o kemik ile maktule
vurdular. O da canlandı ve onlara kendisini kimin öldürdüğünü söyledi. Sonra
olduğu yerde öldü. Musa aleyhisselam katili olan ve ona mirasçı olmak isteyen
akrabası olan o kimseyi yakaladı ve Allah'ın emri gereği kötü işinin bir cezası
olarak da onu öldürdü.